Filmin yönetmeni olan Adam Elliot Avustralya’lı yapımcı ve yönetmendir. Hem uzun hem de kısa metrajlı filmleriyle birçok ödül sahibi olmuştur. Bunlardan birisi de bu içerikte inceleyeceğimiz ilk uzun metrajlı filmi olan Mary and Max’tir.
Konusu:
Mary Avustralya’nın kenar mahallerinden birinde yaşayan, ilgisiz bir baba ve kendisini bir “hata” olarak gören alkolik anne ile yaşamını sürdüren küçük bir kız çocuğudur. Evde yaşadığı psikolojik istismar ve okulda yaşadığı zorbalıklar; yani sosyal hayatındaki dışlanma onu yalnız bir insan haline getirmiştir. Bu sıralarda Mary’nin aklına bir soru takılır ve postaneden rastgele seçtiği adrese mektup yazar. Seçtiği adres diğer karakter olan Max’e aittir. Max yalnız yaşayan, kilo problemi ve artık kabul etmiş olduğu Asperger sendromu olan 44 yaşında bir adamdır. Hayattan tek isteği çok sevdiği noblet çikolata-oyuncakların hepsine ve bir arkadaşa sahip olmaktır. Max, Mary’nin yazdığı mektubu alır ve heyecanla cevap yazmaya koyulur. Hem yaş hem de mesafe olarak birbirlerine uzak olsalar da, ikisini hayatta yaşadıkları acı şeyler ve istekleri bir araya getirerek dostluklarının oluşmasını sağlamıştır. Filmde hastalıktan sevgiye, ölümden yaşama birçok konu bu iki karakter üzerinden etkileyici bir biçimde anlatılmıştır. Diğer filmlerden ayrı olarak Adam Elliot toplumda ötelenen ve önemseyen insan tiplerini, gerçek yaşamda sorun teşkil eden çeşitli sorunları bu stop motion(hamurla oluşturulan) denilen animasyon türünde toplamıştır. Filmi izlerken Hem Mary hem de Max’ in yaşadığı sorunları empati sayesinde özümseyecek ve onlarla birlikte sorgulayacaksınız dünyadaki adaletsizlikleri.
”Spoiler içerir” uyarımızı yaparak incelemeye geçelim…
İçerik incelemesinden önce mekanik açıdan beğendiğim bir noktayı dile getirmek isterim. Filmin renk ayarlarında Mary’nin olduğu sahnelerde soluk renkler kullanılırken, Max’in sahnelerinde siyah beyaz renk ayarı kullanılmıştır. Bu da animasyonda konunun izleyiciye aktarımı açısından uygun olmasını sağlamıştır diyebiliriz. Gelelim içeriğe: Mary’nin mektubundan doğan bu dostane ilişkide Max her mektup alışında atak geçirir, her ne kadar mektup yazmak ona iyi gelse de bedenine zarar vermektedir. Bunun sonucunda konulan teşhis üstte değindiğimiz Asperger sendromudur. Bu hastalık Max’in insanların yaşadığı duyguları anlayamaması ve ifadesiz kalması yani empati kuramamasıdır. Hatta bununla alakalı bir sahnede değiştirmek istediği bir şeyin olduğunu dile getirir: Ağlamak. İstediği duyguyu özgürce yaşamak… Bu bazı insanlara garip gelebilir, ne de olsa yaşamımızın büyük parçalarından birisi üzüntü ve onun getirisi ağlamaktır. Ama Max’in bunu yapamaması bu duygunun bile hayatta ne kadar değerli olduğunu gösterir. Max’in bu isteğinden sonra Mary’nin ona kendi gözyaşlarını göndermesi yüzümüzde tebessüm oluştursa da Mary tarafından bakıldığında pek de iç açıcı bir durum olmadığı anlaşılır. Bir diğer önemli nokta ve üzüldüğüm kısım Mary’nin ufak bir üzüntüde annesinin izinden gitmiş olmasıdır. Mary’nin hayatı bir süre yoluna girmiştir. İstediği akademik çalışmaları yapmış ve evlenmiştir. Hatta Max için Asperger sendromu hakkında bile kitap yazmıştır. Fakat Max için bu iyilik değil kötülüktür. Çünkü onun için Aspe diye hitap ettiği yakın hastalığı düzelecek bir durum değildir ve Max bunu istememektedir. Bunun üzerine arkadaşlığını bitirdiği bir mektup gönderir. Bu mektuptan sonra Mary buna çok üzülür ve onun sayesinde oluşan özgüveni yıkılarak bir anda eski haline dönmesine yol açar. Ve işte kilit nokta olan Mary’nin kendini avutmak için alkole başvurması bize onun annesini hatırlatır. Çocukluğundan beri şahit olduğu ve büyüdüğü bu ortamın onun içerisinde bir yerde kara leke olduğu animasyonun bu sahnesinden anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle konunun iki karakter üzerinden işlendiği –bizim için- yetişkin animasyonu izleyenlere empati yaptıran ve hayatımızda fark etmediğimiz en ufak ayrıntıları bile hatırlatarak bazı şeylere şükretmek gerektiğini öğreten türden… Umarım okurken keyif aldığınız bir içerik olmuştur. Bu animasyonu izlediyseniz sizin de yorumlarınızı bekliyoruz. İzlemeyenler ise ne duruyorsunuz hadi vakit kaybetmeden izleyin!
İyi seyirler dileriz.
コメント